"KAMU HİZMETLERİ ADİL VE MEDENİ BİR TOPLUMUN TEMELİDİR"

TAKİP ET

HAK- İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, 23 Haziran Birleşmiş Milletler Dünya Kamu

HAK- İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, 23 Haziran Birleşmiş Milletler Dünya Kamu Hizmetleri Günü dolayısı ile açıklamalarda bulundu;

“Kamu hizmetlerine daha fazla yatırım yapılması, gelir adaletsizliği ve yoksullukla

mücadelede en güçlü politika araçlarından biridir." diyen Arslan, Kamu hizmetlerinin, adil ve medeni bir toplumun temeli olduğunu söyledi.

2002 yılından alınnan kararla her yıl kutlanan 23 Haziran Birleşmiş Milletler Kamu Hizmeti Günü'nün amacının "toplumlara kamu hizmetinin değerini ve erdemini hatırlatmak, kamu hizmetlerinin kalkınmadaki büyük rolünü vurgulamak ve gençleri kamu sektöründe kariyer yapmaya teşvik etmektir." olduğunu belirten Mahmut Arslan,

"HAK-İŞ olarak, temel kamu hizmetlerinin özelleştirmeler ve benzeri yollarla kamunun devre dışı bırakılarak yapılmasına itiraz ediyoruz. Çünkü kamu hizmetleri, adil ve medeni bir toplumun temelidir. Kamu hizmetleri fırsatları genişletir, savunmasızları korur ve herkesin yaşam kalitesini iyileştirir. Ekonomik kalkınmamız ve refahımız için

gereklidir. Kamu hizmetleri, eşitlik ve adaletin sağlanması; sürdürülebilir ekonomik kalkınma, ayrımcılıkla mücadele, erdemli yaşamın inşası, çevreyi, geleceğimizi ve insan haklarını korumak için gereklidir. Yaşam hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı ve su ve sanitasyon hakkı gibi temel insan haklarının gerçekleşmesinde kamu hizmetlerinin hayati bir önemi bulunmaktadır. HAK-İŞ olarak, kamu hizmetlerinin kalitesinin ve verimliliğinin artırılmasını, kamu hizmetlerine erişimin yaygınlaştırılmasını, kar hesabı yapmadan herkesin yararlanabileceği uygun fiyat tarifelerinin uygulanmasını talep ediyoruz. Dünyada gelişmekte olan ülkelerde vatandaşlar ve firmalar temel kamu hizmetlerine erişim konusunda sıkıntılar yaşamaktadır. Yeterli su kaynağına ve sanitasyona sahip olmayan haneler yüksek sağlık riskleriyle; elektrik ve sudan yoksun firmalar ve mikro işletmeler daha yüksek üretim maliyetleriyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu gibi

nedenlerle, kamu hizmetlerinin yetersiz sunumu sağlığı tehlikeye atabilir, ekonomik büyümeyi engelleyebilir ve yoksulluğu azaltma çabalarına zarar verebilir.Kamu hizmetlerine daha fazla yatırım yapılması gelir adaletsizliği ve

yoksullukla mücadelede en güçlü politika araçlarından biridir. OECD ülkelerinde kamu hizmetlerine yapılan yatırımların gelir adaletsizliğini yüzde 20 azalttığı tahmin edilmektedir. Hükümetler ve yerel yönetimler, eğitim, sağlık hizmetleri ve sanitasyon gibi temel kamu hizmetlerini sağlayarak yoksullara yardım edebilirler. Bu belirli bir gruba doğrudan

nakit yardım yapılması anlamına gelmediğinden, kamu hizmetleri insanların yoksulluktan kurtulması sağlamak için dolaylı bir yol olarak görülebilir.

 

“Taşeron Uygulamaları Sosyal Devlet İlkesini Zayıflatmaktadır”

İşgücü piyasalarının esnekleştirilmesi, insan onuruna yakışmayan güvencesiz işlerin ve taşeronluğun yaygınlaştırılması, kamu hizmetlerinin ve suyun ticarileştirilmesi gibi uygulamalar, sosyal devlet ilkesini zayıflatmaktadır. Sosyal politikaları baskı altına almak sendikal hareketin alanını daraltmakta ve kamu hizmetlerinin önünü kesmektedir. Taşeron olarak adlandırılan alt işverenlik uygulaması tüm dünyada kamu hizmetlerinde çalışma hayatını olumsuz etkileyen bir istihdam biçimi olmaya devam etmektedir. Asıl işler taşeron şirketler aracılığıyla

yaptırılmaya başlanmış taşeron işçiler uzun yıllar düşük ücretle çalıştırılmaya, örgütlenme hakkı olmadan, sendikasız, toplu iş sözleşmesiz ve iş kanunundan doğan pek çok haklarını kullanamadıkları bir kölelik düzenine zorlanmıştır.

Taşeron işçileri aynı işyerinde birlikte çalıştıkları kadrolu işçilerin sahip olduğu haklardan yararlandırılmamış, aynı işi yapmalarına karşın ödenen ücretler kadrolu işçilere nazaran çok düşük olduğu gibi, işçi

ücretleri üzerinden taşeron firmaların aldıkları, kâr payı da dikkate alındığında bu işçilerin maliyetleri kamu maliyesine daha büyük bir zarar vermiştir.

“Çalışma Hayatında Büyük Reform”

HAK-İŞ ve üye sendikalarımız ülkemiz demokrasisinin daha güçlü hale gelmesi, insan hakları ve özgürlüklerin genişletilmesi, çalışma hayatının uluslararası normlarla bütünleşmesi, kamunun ve yerel

yönetimlerin yetki, istihdam ve gelir yönünden güçlendirilmesi, yoksulluğun ortadan kaldırılması, adil gelir dağılımı, işsizliğin azaltılması ve kayıt dışı istihdamın kayıt altına alınması amacıyla

sosyal diyaloga dayalı, etkin ve sürdürülebilir politikalar oluşturulması, ülke gerçekleriyle örtüşen sosyal ve ekonomik politikalar uygulanması taleplerini her fırsatta dile getirmektedir. Taşeron işçilerin kadroya alınması konusunda yürüttüğümüz yoğun mücadele sonucunda dünyadaki özelleştirme ve taşeronlaşma eğilimlerinin aksine

Cumhurbaşkanımızın iradesi ve hükümetimizin düzenlemeleriyle 2018 yılında taşeronlaşma uygulamaları ortadan kaldırılmış ve taşeron işçilerin daimî kadrolara geçmeleri sağlanarak çalışma hayatında büyük

bir reforma imza atılmıştır. HAK-İŞ olarak, kapsam dışında kalan çalışanların hakları için mücadele etmeye de devam ediyoruz. Kadro kapsamı dışında bırakılan KİT çalışanları, hastane bilgi yönetim sistemi çalışanları, kamu

kurumlarının yemekhane hizmetlerinde çalışanlar, kamu kurumlarında araç ve şoför teminine dayalı ihalelerde çalışanlar ile personel teminine dayalı olmayan ihaleler kapsamında çalışan taşeron işçilerinin de

kadroya geçirilmesini talep ediyoruz. Belediye şirketlerinde çalışanların ilave tediyeden yararlanmasını, 6772

sayılı kanun uyarınca ilave tediye alan kamu işçilerinin kapsamına belediye şirketlerinde çalışanların da dahil edilmesini istiyoruz. Geçici ve mevsimlik işçilerin sorunlarının çözüme kavuşturulmasını

istiyoruz. Ayrıca kadroya geçen işçilerin tayin, becayiş hakkının verilmesi ve zorunlu şekilde emekliliğe gönderilmeleri gibi özlük haklarına ilişkin sorunlarının çözülmesini istiyoruz. Toplum Yararına Çalışma Projesi (TYP) Kapsamında Çalışan İşçilerin, Sendikal Örgütlülüğü ve Toplu İş Sözleşmesi Hakkı Sağlanmalıdır.

HAK-İŞ olarak, kaliteli ve sürdürülebilir kamu hizmetlerinin sağlanmasının kamu çalışanlarının kaliteli çalışma koşulları ve kaliteli bir şekilde donanıma ve liyakati ile mümkün olduğunu düşünüyoruz. Kamuda kaliteli sürdürülebilir ve kalıcı istihdam tesis edilmeli, kaynakların ve personelin gelişen sosyal ihtiyaçlara ayak uydurabilmesini sağlamak

için sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı ve sendikal örgütlenme teşvik edilmelidir.” açıklamalarında bulundu. (Cemre Ahlat)